Ana içeriğe atla

Türkiye Sürdürülebilir Finans Forumu

Alpaslan Çakar Yönetim Kurulu Başkanı: “Uluslararası Finans Enstitüsü’nün Sayın Direktörü, Değerli Katılımcılar, Medyamızın Değerli Temsilcileri, Uluslararası Finans Enstitüsü ve Birliğimiz iş birliğinde düzenlenen Türkiye Sürdürülebilir Finans Forumu’na hoş geldiniz. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Bankalar Birliği ve 15 bankamızın üyesi olduğu Uluslararası Finans Enstitüsü’nün Direktörü Sayın Tim Adams’a ve çalışma arkadaşlarına iş birliği nedeniyle teşekkür ediyorum. 

Son yıllarda dünyada yeni ve farklı sorunların yaşandığı bir döneme tanıklık ediyoruz. Bunun en son örneğini COVİD-19 pandemisinde yaşadık. Pandemide ortaya çıkan zorluklar ekonomik, siyasi, sosyolojik ve hatta tüm dünyada psikolojik bir değişim getirdi.

Bu zorlukların çözümünde daha kapsamlı yöntemlerin ortaya konulmasının gerekli olduğunu yaşayarak gördük.

Ulusal gayretlerin yanında çok uluslu, daha global, kollektif çalışmaların çözüm yolunda daha vazgeçilmez bir yer edindiğine hep birlikte şahitlik ettik.

Jeopolitik gelişmeler ve bölgesel nitelikli sıcak savaşlar sosyal etkilerinin yanı sıra küresel finans sisteminin dinamiklerini de değiştiriyor. 

Yaptırım ve uyum konuları oldukça kritik bir konuma geldi.    

Ülkelerin gelişmişlik düzeylerinden bağımsız olarak özellikle Avrupa ve ABD’de bankacılık sektöründe zorluklar yaşandı. Krizler yeni düzenlemeleri ortaya çıkarırken finansal sisteme ilişkin risk kavramının da değiştiğini de görüyoruz. 

Özellikle salgın sonrası dönemde tedarik zincirlerinin aksaması, arz-talep dengesizlikleri, enerjideki fiyat artışları, iklim değişikliği gibi faktörler dolayısıyla küresel enflasyon yaşandı.    

Salgının yaralarının sarılması ve özellikle hizmetler sektörü başta olmak üzere ekonomik aktivitedeki toparlanmanın sağlanması amacıyla, kamu otoritelerince atılan adımlar ve destekleyici tedbirler gelişmiş ülkelerde borçluluk oranlarının da yükselmesine yol açtı. 

Yaşadığımız bu gelişmeler sonucunda politika yapıcıları tarafından ciddi önlemler alınmış ve bu yönde atılan adımlar çözüm yolunda önemli fırsatlar getirmiştir.

Pandemi bizlere, insan sağlığı söz konusu olduğunda uluslararası düzeyde hızlı ve koordineli bir şekilde hareket etme gerekliliğini göstermişti. Dünyamızda yaşanan olumsuz gelişmelerin yaşattığı stresle birlikte çevre kirliliğine dair kaygıların ve çevreyi koruma yönündeki çabaların arttığı görülmektedir. Bu nedenle iklim değişikliği de dünya üzerindeki yaşamı tehdit ettiği için global bazda ortak çalışmayı zorunlu kılıyor.

İnsanlığın bu zorlu süreçlerle başa çıkabilmesi için küresel düzeyde iş birliklerinin oluşturulması, bilgi ve tecrübe aktarımının sağlanması ve politikaların geliştirilmesi önemlidir.

Bu vesileyle iklim değişikliği ve düşük karbonlu ekonomiye geçiş konusunda yapılan çalışmaların ortaya koyduğu iki ana noktaya dikkati çekmek isterim: 

Birincisi; şu anda yapılan ekonomik analizler, sera gazı emisyonunun mevcut artış eğiliminin devam etmesi durumunda yüksek fiziksel zararlar ve ciddi ekonomik maliyetlerin ortaya çıkacağını öngörmektedir.

İkincisi, iklim değişikliğiyle mücadele ve daha sürdürülebilir bir ekonomiye geçişin, bölgeler, sektörler, firmalar ve özellikle daha kırılgan konumda bulunan bireyler açısından oldukça farklı etkilere sahip olacağı düşünülmektedir. 

Finans sektörü, hem iklim değişikliğine neden olan, hem de bu değişimden etkilenen kırılgan sektörlere finansman sağlaması nedeniyle iklim risklerine yüksek oranda maruz kalmaktadır.

Belirtilen zararları asgari düzeye indirmenin yolu, birlikte proaktif önlemler alacak şekilde hedef odaklı hareket etmektir. “Hatırlanması gereken finans sektörünün sürdürülebilir bir dünyanın gelişmesi için kritik bir öneme sahip olduğudur.”

Değerli Konuklar,

Günümüz dünyasında ekonomik sürekliliği ve büyüme potansiyelini korumak adına kademeli ve düzenli bir yeşil dönüşüm zorunludur. 

Bahsi geçen dönüşümün başarısı, bu alandaki yatırımların hayata geçirilmesine bağlıdır. 

Şu anda, yeşil projelere yönelik finansman büyük oranda sınırlı bir alana odaklanmış ve esas olarak gelişmiş ekonomilerde yoğunlaşmıştır. 

Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerde yeşil finansman olanaklarının artırılması hayati önem taşımaktadır.

Bu ortamda, hükümetlerin liderliğinde, ilgili tüm paydaşların yeşil dönüşüme aktif olarak katkıda bulunmasına ihtiyaç vardır. 

Türkiye’nin yeşil dönüşüm sürecinde oynadığı rol ve attığı adımlar, Ulusal Katkı Beyanımız vb. çeşitli politikalar ve uluslararası iş birlikleri ile şekillenmektedir. 

Ülkemiz sürdürülebilir kalkınma ve çevre dostu teknolojilere geçiş yapmayı hedeflemekte, bu doğrultuda önemli girişimlerde bulunmaktadır. 

Adil ve kapsayıcı yeşil dönüşümün gerçekleşme sürecinde finans sektörünün dönüşümde liderlik üstlenmesi kritik öneme sahiptir. 

Finans sektörü, üstlendiği bilinçlendirici rol ile tüm paydaşları farkındalık sahibi olmaya yönelterek; dönüşümün daha sağlıklı, hızlı ve az maliyetli olmasına katkıda bulunacaktır. 

Özetle, yeşil dönüşüme aracılık eden finans kurumları sundukları ürün ve hizmetlerle tüm kesimleri sürdürülebilirlik konusunda adım atmaya teşvik etmektedir. 

Türkiye Bankacılık sektörü, finansal kaynakların toplanması ve kullandırılmasındaki aracılık işlevinde olduğu gibi, iklim risk ve fırsatlarının doğru yönetilmesinde de dünyada ve Türkiye’de özel bir role sahip olduğundan, bankaların sorumluluk alanlarındaki konularda sürekli yeni adımlar atılmaktadır.

Bu çerçevede, Türkiye Bankalar Birliğinde Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nu (SÇG) 2009 yılında oluşturduk. 

Bankalarımızın temsilcilerinden oluşan bu ekip, iklim değişikliğiyle ilgili finansal riskleri proaktif bir şekilde ele almakta ve sürdürülebilir finans ve iklim riski alanlarında düzenleyici girişimlere rehberlik etmektedir.

Finans sektörü olarak iklim değişikliği sorunları konusunda yurtiçi ve yurtdışında bulunan kurumlar, düzenleyici kuruluşlar, üyeler ve reel sektör temsilcileri ile tam bir uyum içerisinde çalışıyoruz. 

Ülkemizde Yeşil Dönüşümün gerçekleşebilmesi için kamu kurumlarıyla düzenleyici çerçevenin oluşturulması, uluslararası uygulamalarla uyumlu ulusal taksonomi ve yeşil varlık oranı çalışmaları ile iklim risklerinin sayısallaştırılması konularında öneriler hazırlıyoruz.

Yeşil finansmanın geliştirilmesine yönelik kredi ve borç mekanizmaları ile iklim risklerinin ölçülmesi ve yönetilmesine ilişkin rehberler hazırlıyoruz.

Değerli Konuklar

Türk Bankacılık Sektörü, sürdürülebilirlik ilkelerini en erken uygulamaya alan sektörler arasında olmakla birlikte, “Sürdürülebilirlik Odaklı Yaklaşımın” önemi arttıkça, bankaların bu alandaki rolü giderek daha da kritik bir hal almaktadır.

Türk Bankacılık Sektörü bu konuda üzerine düşen görevi ziyadesiyle yerine getirecektir.

Sürdürülebilirlik amaçları doğrultusunda hareket etmek, yenilikleri teşvik etmek ve paydaşlarla iş birliği yapmak sadece stratejik adımlar değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir geleceğin olmazsa olmazlarıdır. 

Sektörümüzün dinamik yapısında sürdürülebilirlik artık bir “seçenek” olmaktan çıkıp bizi daha yeşil ve daha müreffeh bir geleceğe taşıyan bir rehber haline gelmiştir. 

Toplantımızın bu alanda yapılan çalışmalara değerli katkılar sunacağına inanıyorum. Emeği geçenleri tebrik ediyorum. 

Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.”

https://www.ifhaber.com/ekonomi-ve-finans/turkiye-surdurulebilir-finans-forumu/?feed_id=32679&_unique_id=663e87f8be0d7

sigorta haberleri

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Caxton Associates'te Ahmet Akarlı'nın Yeni Ataması

Caxton Associates'te Yeni Atama New York merkezli hedge fon Caxton Associates , finans dünyasında önemli bir isim olan Ahmet Akarlı 'yı kadrosuna katmaktan gurur duyuyor. Ahmet Akarlı, daha önce Goldman Sachs ’ta kıdemli ekonomist olarak görev yapmış ve Autonomy Capital ’da da stratejist olarak çalışmıştır. Caxton'un LinkedIn hesabından yapılan resmi duyuruya göre, Akarlı, bu ay itibarıyla gelişmekte olan piyasalar ekonomik araştırmalarından sorumlu yönetici direktör olarak atanmıştır. Bu pozisyonda, global ekonomik trendleri analiz ederek yatırım stratejilerinin geliştirilmesine katkı sağlayacak. Ahmet Akarlı, Türkiye'de bir dönem HSBC 'de de görev almış ve bu süreçte uluslararası piyasalara dair derin bir bilgi birikimi edinmiştir. Caxton Associates, 1983 yılında Andrew Law liderliğinde kurulmuş olup, ekonomik trendlere dayalı makro işlemler konusunda uzmanlaşmış bir hedge fondur. LCH Investments tarafından derlenen verilere göre, Caxton Associates, 20...

HSBC'nin Türkiye Hisse Piyasalarına Yönelik Analizi

HSBC'nin Türkiye Üzerine Analizi HSBC, gelişmekte olan ülkelerdeki hisse piyasalarıyla ilgili hazırladığı çeyreklik analizde Türkiye'nin önemli fırsatlar sunan ülkeler arasında yer aldığını vurguladı. Bankanın 25 Eylül tarihli raporunda, Latin Amerika ve EEMEA bölgeleri arasında en güçlü yatırım fırsatlarının Meksika, Güney Afrika ve Türkiye'de bulunduğu ifade edildi. Türk hisse senedi piyasasının, küresel makro dalgalanmaların etkili olduğu yaz dönemi boyunca ciddi bir düşüş yaşadığına dikkat çeken HSBC analistleri, bu hareketlerin yerel faktörlerle de ilişkili olabileceğini belirtti. Makro dengelenmenin önemli bir kısmının, sıkı maliye politikaları yerine daha sıkı para politikaları aracılığıyla sağlandığını ve bunun sonucunda reel döviz kurunun önemli ölçüde değer kazandığını ifade etti. Analistler, bu durumun tersine dönme olasılığının yakın zamanda görünmediğini ancak yüksek bir reel döviz kurunun hisse senedi piyasasında yeni riskler ortaya çıkarabileceğini vur...

AXA Türkiye Sağlık Sigortalarında Standartları Yükseltiyor

AXA Türkiye , müşteri odaklı hizmet anlayışını ve acentelerinin iş süreçlerini bir adım öteye taşıyan yenilikleriyle “2025 Acente Buluşmaları”nda fark yarattı. Sağlık alanındaki stratejik gelişmeler, sigortalı deneyimini iyileştirmeye yönelik atılımlar ve sürdürülebilir hizmet modelleri toplantının öne çıkan başlıklar arasında yer aldı. Toplantılarda acenteleriyle sağlık sigortalarındaki önemli değişiklikleri paylaşan AXA Türkiye , müşteri memnuniyetini artırmayı hedefleyen yeni uygulamalarını tanıttı. Bunlardan ilki, Ömür Boyu Yenileme Garantisi süresinde yapılan düzenleme oldu. Artık, 2 yıl boyunca kesintisiz sigortalı olan ve medikal açıdan uygun bulunan sigortalılar, ek prim karşılığında Ömür Boyu Yenileme Garantisi’nden yararlanabilecek. Böylece müşteriler, sağlık güvencesine daha erken ve kolay erişim fırsatı bulacak. Ayrıca, bu garantiye sahip sigortalılar, ilerleyen dönemlerde oluşabilecek sağlık riskleri karşısında ek prim veya kapsam kısıtlaması olmaksızın sigortaların...